4. COĞRAFYA
Etiyopya,
doğu Afrika’da, “Afrika’nın boynuzu” olarak adlandırılan bölgededir. Komşuları;
Somali, Kenya, Güney Sudan, Sudan, Eritre ve Cibuti’dir. Emperyal devletlerin, ileride anlatacağımız oyunlarıyla
ülkenin Hint okyanusu ve Kızıldeniz’le olan bağlantısını kesilmiş.
Ülkenin jeolojik yapısı, bitki türleri, hayvan türleri
görülmeye değer güzelliklerdedir. Ülkede mevcut 7.000 çeşit bitki türünün 700
adedi sadece Etiyopya’da görülür. Mevcut 272 çeşit hayvanın 31 adedi sadece
Etiyopya’ya özgüdür. Ülkedeki 862 adet kuş türünün 16 adedi sadece Etiyopya’da
görülebilir (*).
Ülkede 9 milli park vardır.
8 milyon yıl önce
gelişimini tamamladığı hesaplanan, dünyanın en uzun vadilerinden olan Rift
vadisi ülkenin kuzeydoğusundan güney batısına kadar devam eder. Uzunluğu 9.600
km olan bu vadinin 6.000 km si Etiyopya sınırları içindedir. Vadinin genişliği
ise yer yer 30 ila 100 km arasında değişir. Vadinin adı kaşif John Walter
Gregory tarafından 1893 yılında konulmuştur.
Vadinin Afar bölgesi
kısmı; “Afar üçgeni” olarak adlandırılır. 150.000 km2 lik Danakil Çölü ve deniz
seviyesinden 148 m aşağıda “Danakil çöküntüsü” bu bölgededir. Dünyada deniz
seviyesinden en düşük nokta burasıdır. Bölge tam bir jeoloji müzesi
konumundadır. Milyonlarca yıllık tektonik geçmişi vardır (**). Sülfür ve kükürtlü hidro-metal havuzlarının turuncu, sarı, mavi, yeşil
renklerden büyüleyici manzarası vardır. Bu bölgede sıcaklık yıl içinde 40 ila
60 derece arasında seyreder.
Bölgedeki Erta Ale
yanardağı en son 2005 yılında faaliyete geçmiş ve sonucunda 41 km uzunluğunda 6
m genişliğinde yarık meydana getirmiştir. Bilim adamları ileride bu yarığın
büyüyerek bir deniz haline geleceğini tahmin etmektedir.
Nil nehri; Mavi Nil olarak
Etiyopya’dan, Beyaz Nil olarak Uganda’dan doğar. Tana
gölü, Mavi Nil’in doğduğu göldür.
Gölün hemen yanındaki 200
metre genişliğindeki şelaleden dökülür, ülke içinde 800 km yol kat ettikten
sonra Sudan sınırını geçer, Sudan’ın başşehri Hartum’da Beyaz Nil ile birleşip
Nil Nehri adını alır ve Mısır’dan Akdeniz’e dökülür. Tana gölü, Bahir-Dar şehrine yakındır.
Denizden 1.800 m. yükseklikte olup yüzölçümü 2.156 km2 dir. Tana gölündeki
adalarda bin yıl önce yapılmış kilise ve rahibe okulu halen faaliyettedir.
Adadaki ağaçların göle girip çıkan dalları enteresan görüntüler oluşturur.
Burada önemli bir ayrıntı
şudur; Etiyopya ile İngiltere arasında 1902 yılında yapılan anlaşma (***) gereği Etiyopya, Nil'in akışını değiştirecek herhangi bir yapıyı yapması için
İngiltere’nin onayını almak zorundadır. Benzer bir anlaşma 1929 yılında
İngiltere, Uganda ve Etiyopya arasında da imzalanır. İngiltere bundan sonra bu
anlaşmaları Mısır üzerinde bir baskı unsuru olarak kullanmaya başlar. İngiltere isterse Uganda ve Etiyopya’da su
tutma kapasitesi yüksek baraj yapımına aynı anda onay verip, Nil nehrini iki
veya üç yıl kurutabilir. Mısır için “Nil=Hayat” olduğuna göre, böyle bir
durumda Mısır’ın düşeceği durumu bir düşünelim. Filistin’in sadece İsrail ve
Mısır’la kara sınırı ve Akdeniz’e kıyısı var. İsrail zaten denizden geçişi
engelliyor. Geriye tek kalan seçenek Mısır’la olan kara sınırı. Şimdi anlıyor
muyuz; Mısır niye Filistin’e malzeme geçişine izin vermiyor, niye İsrail ne
derse onu yapıyor? Ülkeler programlarını bir yıl üzerinden değil elli veya yüz
yıl üzerinden yapıyor.
Mavi Nil üzerinde yapımı
devam eden Rönesans barajı, Mısır ile Etiyopya arasında ciddi bir krize neden
oldu. Mısır, Etiyopya’ya baraj yapımı için İsrail’in destek verdiğini, bunu
ülkelerini Filistin’e karşı baskı yapmak için bir silah olarak kullandığını
iddia ederken, Etiyopya ise Mısır‘ın Nil sularını İsrail’e sattığını, baraj
yapımına da bu nedenle karşı çıktığını söyledi.
Rönesans Barajı
tamamlanınca; üretim kapasitesi açısından Afrika’da birinci, dünyada yedinci büyük
baraj durumuna gelecektir.